Alışığı Olmadığımız Duyguların Acemiliği
Alışığı olmadığımız duyguların acemiliği diye bir başlık belirdi zihnimde. Yalnızca 4-5 kelimelik bir cümle kuracakken altını dolduracak genişlikte bir başlık olduğunu fark ettim..
Eylemlerimizin, yeni işlerimizin acemiliğini yaşadığımız ve bir sürecin sonucunda atlattığımız gibi kimi duyguların da toyluğu, cehli ve ayağı yere basmayan uçuşları hayatımızda yer ediniyor. Ancak bunun atlatılacak olması ve bu konuda da ruhi bir doygunluğa ve olgunluğa ulaşacak olmanın gerçekliği insanın kendisine duyduğu eminliğe zeval getirmiyor..Hani her yıl geriye dönüp baktığında bir yıl önceki seni eleştirmek gibi yerleşmiş bir muhasebe vardır ya, ona benzer şekilde her konuda aynı olgunluğa da bir seferde ulaşılmıyor. Her yılın, her olayın, her insanın ve farklı zamanların insanda meydana getirdiği tecrübe, eriştirdiği olgunluk ve kurdurduğu denge bir anda oluşmuyor. Seni sen yapan unsurları düşünüp bir anda öyle olmadığını, bir anda o hale gelmediğini hatırladığında yine bir anda tanımadığın bir duygunun sende yerleşik bir tabiri henüz olmayabilir. Fakat sende seni tutacak kutsal bir alt yapı var olduğu müddetçe zamanla denge de beklenti de izhar da ideal hüviyete bürünecek… Düşününce, hızıyla ve birden oluşuyla yol alan düşünceler, insan olmanın ve zaaflarla dolu olmanın tabii bir sonucu.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var der ya Ataol Behramoğlu, benim de hissettiklerimden öğrendiğim bir şey oldu ki; duygular da Allah’a emanet edilmeli…
İşlerimizi Allah’a emanet eder de hissettiklerimizi Allah’a emanet etmezsek vakti gelene dek kime emanet edeceğiz de sağlam ve sarsılmaz duracak? Duygularını koruyacak olan, besleyecek olan, güçlendirecek olan da O’dur.. O’nun dışındaki değil..
Hem alışığı olmadığımız duyguların esiri olmaktansa acemisi olmak iyidir… Çünkü ötesinde atlatmak ve kemaline erdirmek vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder